Gayrî Müslîmlerîn Nikâhları

Gayrî Müslîmlerîn Nikâhları :


564 - : Müslümanların aralarında caiz olan her nikâh, ehli zim­met arasında da caizdir. Yani : Müslümanların nikâhlarında aranılan şartları cami olarak zimmîler arasında akd edilen bir nikâh, islâm hukukunca sahih ve nafiz olmuş olur.

565 - : Müslümanların aralarında bazı şartların bulunmamasın­dan dolayı caiz olmayan bir nikâh, zimmîlerin aralarında itikadlarına uygun olarak akd edilmiş olunca haklarında caiz olur. Bâdel'islâm bu halde bırakılırlar.

Bu, imamı Âzam ile imameyne göredir. İmam Züfere göre bu ni­kâh, zimmîler hakkında da.caiz olmaz.

566 - : Müslümanların aralarında hürmeti mahalden dolayı ha­ram olan bir nikâh, gayri müslimlerin aralarında vaki olunca İmamı Azama göre caiz olur. Sair Irak meşayihine göre caiz olmayıp fâsiden münakid bulunur.

Yukarıdaki üç esas üzerine aşağıdaki meseleler teferru eder :

567 - : Bir zimmî bir zimnıiyyeyi - cevazına mu'tekid oldukları halde - şahidsiz olarak tezevvüc edecek olsa nikahlan caiz olur. Hattâ bilâhare ikisi de islâmiyyeti kabul etse yine nikâhları fesh edilmez, de­vam eder.

islâmiyyeti kaimi etmedikleri halde birisi veya her ikisi hâkime müracaatla haklarında islâm hükmü veçhile muamele yapılmasını istese de yine araları tefrik olunmaz.

568 - : Bir gayri müslim, kendilerince caiz görüldüğü veçhile mahremlerinden birile, Meselâ : Validesile, kızile veya kız kardeşile ev-le^nmiş bulunsa bu evlenme, aralarında sahih olmuş olur. Bu, İmamı Azama göredir. Esah olan da budur, imameyne göre ise, bu evlenme, fâsiddir.

Zimmîler hakkında üç talâk ile mutallâkayı tahlilden evvel nikâh, mahremlerin arasım cem ve dördüncü zevce üzerine beşinci bir kadın­la izdivaç da bu hükümdedir. Fakat bu nikâhdan dolayı aralarında te­varüs cereyan etmiyeceğinde icma vardır.

Bunlardan biri veya her ikisi islâmiyeti kabul edince aralan bilicma tefrik olunur, müsîüman olmadıkları halde mürafa için her ikisi kadıya müracaat ederse yine araları tefrik olunur. Yalnız birisi müracaat et-diği takdirde ise imamı Azama göre araları tefrik edilmez, imameyne göre edilir.

569 - : Bir zimmî, evvelki mesele veçhile nikâhı altında bulunan mahremini üç talâk ile boşayıp da kadın, tefrik talebinde bulunsa ara­ları bil'icma tefrik olunur, r^tekim zevcesîle muhaîea yapdıkdan sonra akdi tecdid etmeksizin beraber .ikametde bulundukları halde de araları tefrik edilir. Çünkü bainen talâkdan sonra mukarenet, bütün edyanca haramdır.

570 - : Bir zimmî, diğer bir zimmînin mu'teddesile izdivacda bu­lunsa bunun cevazına mu'tekid oldukları takdirde kendilerine taarruz olunmaz. Hattâ bilâhare bunlardan biri veya her ikisi müsîüman olarak murafaada bulunsa da yine nikâhları ibka edilir. Bu, İmamı Azama gö­redir, sahih olan da budur.

Fakat bir zimmî, bir müslimin mu'teddesi olan bir kitabiyye ile böyle iddeti içinde izdivaç edecek olsa nikâhları bil'icma fâsid olacağın­dan araları tefrik olunur.

511 - : Bir kitabiyyenin zevci müsîüman olsa nikâhları hali üze­re devam eder. Fakat bilâhare irtidad etse aralarında beynunet vaki olur.

572 - : Bir gayri müslimin zevcesi islâmiyyeti kabul etse kendi­sine de islâmiyyeti kabul etmesi teklif olunur. Kabul ederse nikâhları alâhalihî kalır, kabul etmezse araları tefrik olunur. Bu tefrik, imamı Âzam ile imam Muhammede göre talâk sayılır. Bu halde kadın, medhü-lün biha ise tam mehrine, değilse nısıf mehrine müstahik olur.

573 - : Mecusî olan zevç ile zevceden biri müsîüman olsa diğerine islâmiyyeti kabul etmesi teklif olunur,. Kabul ederse nikâhları devam eder, kabul etmezse araları tefrik olunur. Velev ki zevç, mümeyyiz sabî olsun. Mümeyyiz sabiyye de böyledir, bunlar gayri mümeyyiz olunca temyiz çağlarına kadar intizar olunur.

Fakat diğer taraf mecnun bulunsa islâmiyyet, ebeveynine teklif olu­nur. Hangisi müsîüman olursa çocuğu kendisine tabî olarak nikâhı baki kalır. Ebeveyni bulunmazsa kazinin nasb edeceği vasî huzurunda tefrik­lerine karar verilir.

Şayet zevç, müslümanlığı kabul ettiği halde zevcesi mecusiyye iken yahudiyyeti veya nasraniyyeti kabul etse nikâhları olduğu gibi devam eder.

İslâmiyyeti ademi kabulden dolayı vuku bulan tefrik, zevcin imti-. namdan dolayı ise talâk sayılır, zevcenin imtinamdan münbais ise talâk sayılmaz. Çünkü kadınlar tarafından tatlik carî değildir. Mebsut, Fet-hüTkadîr, Reddi Muhtar, Hindiyye, Kadıhan.

îrtidad, istiman, talâk mebhaslerine de müracaat!. "(Maliki mezhebine göre şukarıda yazılı ve hanefî mezhebine aid üç esas üzerine olan nikâhlardan hiçbiri, gayri müslimler hakkında is­lâm hukuku bakımından sahih değildir. Bunların kendi aralarındaki bilumum nikâhları, islâm nazarında fâsiddir. Çünkü bu nikâhlar, müs-lümanlarca muteber olan şeraiti çok kere cami bulunmazlar, cami bu­lunsalar da müslümanlarea meçhuldür.

O halde müslümanlar, bu gibi nikâhlarda hazır bulunmamalı ve bu gibi nikâhlara şahadet etmemelidirler. Maahaza islâm hâkimleri, bu ni­kâhları fesh etmeyib hali üzere bırakırlar. Velev ki zevç ile zevce bilâ­hare müsîüman olsunlar. Artık bu nikâhların fasid sayılmasından mak-sad, müslümanları bu gibi nikâhlarda hazır bulunmadan, bu nikâhlara şahadet etmeden men etmekdir.

Gayri müslim zevç ile zevce birlikde müsîüman olsalar veya aletteakub müslüman oldukları halde bunların islâmiyyeti kabul etlikleri­ne bir anda muttali olsak nikâhları üzere bırakılırlar. Aralarında duhul vukubulmuş olsun olmasın. Meğer ki, aralarında neseb, raza, sıhriyyet itibariyle bir mahremiyyet bulunsun veya nikâhları iddet iğinde veya üç talâkdan sonra tahlil bulunmaksızın akd edilmiş olsun. O takdirde araları tefrik olunur. Minehülcelit.

.(Şafiî mezhebine göre de gayri müslimlerin kendi aralarındaki ni­kâhlarına tariz olunmaz. Fakat gerek nikâh ve gerek sair bir hususda bir müslim ile bir zimmî, islâm mahkemesine murafaa iğin müracaat ederse aralarında islâm ahkâmı veçhile hükm edilmesi icab eder.

îki zimmî veya bir zimmî ile bir muahid, islâm mahkemesine mü­racaat ettiği takdirde - ezheri rivayete göre - yine islâm ahkâmı veç­hile hükm edilmesi lâzım gelir. Fakat diğer bir kavle göre bu ikinci tak­dirde hâkim muhayyerdir, dilerse hükm eder ve dilerse hükm etmez. Çünkü onlar, islâm ahkâmını tamamen iltizam etmiş olmadıkları için aralarında tekevvün eden bir dâvayı hallü fasla bir mecburiyet yokdur.

Maahaza müslümanların aralarında takrir edilen hususlar, gayri müslimlerin arasında da müsKimanlığı kabul edince takrir edilir. Bilâkis müslümanların takrir edilmedikleri, hususlarda gayri müslimler dahi müslüman olunca takrir edilmezler. Belki bunların ibtali icab eder. Bı: esas üzerine §u gibi meseleler teferru eder :

(1) : Velîsiz veya şahitsiz olarak izdivacda bulunmuş olan bir zim­mî ile bir zimmiyye, müslümanlığı kabul etseler nikâhları üzere ibka edilirler. Çünkü müslümanlarca fesada sebeb olan ademi velî ve ademi şühud hali, murafaa zamanında münkazi olmuşdur. Artık bundan dolayı akdi ibtale hacet yokdur. Fakat bunlar, birbirinin zî rahmi mahremi bu­lunduğu takdirde aralan tefrik olunur.

(2) : Nikâhı altında iki kız kardeşi cem eden bir gayri müslim aleyhine nafaka takdiri için islâm mahkemesine müracaat edilse islâm ahkâmına razı olmadıkça nafaka ile hükm edilmez, kendilerinden i'raz edilir. Fakat islâm ahkâmına razı olunca bu iki zevcesinden birini ihti­yar etmesi o gayri müslim zevce emr olunur.

(3) : Gayri müslimlerin nikâhlarını fâsid mi, değil mi diye tedkik ve tefehhüs etmek, evceh olan kavle göre, müslümanlara ait bir vazife değildir. Çünkü müslümanların nikâhlarında olduğu gibi gayri müslim­lerin nikâhlarında da asi olan, sıhhatdir. Tuhfetül'muhtac.)

(HanbeİÎ mezhebine göre gayri müslimlerin nikâhlarının hükmü, müslümanların nikâhlarının hükmü gibidir. Binaenaleyh bu nikâhların üzerine mehr, nafaka, kasm, talâk, zihar, îlâ, tahlil ve ihsan gibi hü­kümler sabit ve carî olur.

Gayri müslimlerin kendi itikadlarına uygun olarak akd ettikleri nikâhları, islâm hukukuna nazaran fâsid olsa da - murafaa için islâm hâkimine müracaat edilmedikçe - hâli üzere terk edilir. / Gayri müslimler, akdi nikâhdan evvel müslümanlara müracaat eder­lerse nikâhları islâm ahkâmı dairesinde akdedilir. Akidden sonra müs­lim veya gayri müslim olarak müracaat ettikleri takdirde ise yapmış oldukları akdin keyfiyetine taarruz olunmaz. O akd hakında müslüman­ların nikâhlarında.carî olan şartların mevcud bulunmuş olub olmadığı­na itibar edilmez. Şu kadar var ki, bu takdirde onlar neseb, raza gibi bir sebeple filhal haram olan bir nikâh üzerine temkin ve takrir edile­mezler.

Meselâ : Böyle bir zimmî, kendi hemşiresi gibi neseben veya kain validesi gibi müsahereten mehariminden birini veya başkasının mu'ted-desini veya zinadan henüz gebe bulunan bir kadım veya tahlil bulun­maksızın kendi mutallâkai selâsesini tezevvüc etmiş bulunsa araları tef­rik edilir, bu hal üzere bırakılmaz. Bu tefrik, duhulden evvel vukubulur-sa mehr lâzım gelmez. Bu halde akdin hiçbir eseri olamaz. Duhulden sonra vukubulursa akd şübhesinden ve itikaddan dolayı mehri mils, lâzım gelir.

Gayri müslim bulunan zevç ile zevce, bjrlikde, def'ai vahidede is-lâmiyeti kabul etseler nikâhları hâli üzere kalır. Çünkü bu takdirde ara­larında din ihtilâfı bulunmamış olur.

Kezalik : kitabiyyenin kocası islâmiyyeti kabul etse nikahlan hâlî üzere kalır. Çünkü kitabiyyeyi bir müslimin ibtidaen tezevvücü caizdir, istimrar ise evlâdır. Beka, ihtidadan esheldir. Fakat bir gayri müslimin nikâhında bulunan bir kitabiyye müslüman olsa henüz duhul vaki ol­mamış ise hemen nikâh, münfesih olur ve bu talâk sayılmaz. Emma du­hul vaki olmuş ise iddetin nihayetine kadar intizar olunur. Bu iddet için­de zevç de müslüman olursa nikâhları hâlî üzere bırakılır. Müslüman olmadığı takdirde ise zevcenin islâmiyyeti kabul etmiş olduğu tarihden itibaren fesh vukuu- tebeyyün etmiş olur. Çünkü firkatin sebebi, din ihtilâfıdır. Bu ihtilâf ise o tarihden itibaren vücude gelmiştir. Bu husus­da icma vardır.

âyetleri de bu hususda birer kat'î delildir. Elmuğnî.) [71]