Mecelle

Mecelle

A- İRAN HUKUKU

A- İRAN HUKUKU:
İslâm'dan önceki İran Hukuku'na dair elimizde müdevven bir kanun veya hukuk kitabı mevcut değildir. Ancak eski İran dinlerine(8) ait an'aneler, mukaddes kitaplar, destanlar ve tarihi kaynaklarda, mevkür hukuka ait kaideler ve maddeler bulunmaktadır.

1- Dinî Kitaplarına Göre Eski İran Hukuku:
Bütün şark memleketlerinde olduğu gibi İran'da da medenî hukuk ile cezâ hukuku dine bağlıdır.
Borçlu olmak büyük bir kusurdur.

Mutlak İle Mukayyedin Mahîyetleri Ve Hükümleri :

Mutlak İle Mukayyedin Mahîyetleri Ve Hükümleri :


274 - : Mutlak; bir has lâfızdır kî, delâlet ettiği efrattan lâalet-tâyin birini ifade eder, bu efradın hepsine şayi olursa da ihata veçhile şâmil olmaz.

Meselâ: insan lâfzı mutlaktır, bir çok ırklara, memleketlere men­sup fertlere delâleti vardır. Fakat bir kimse; «Ben bugün bir insan ?le görüştüm» dese lâalettâyin bir insan ile görüşmüş olduğunu söylemiş olur. Yoksa muayyen bir ırka veya memlekete mensup bir insan ile gö­rüşmüş olduğunu söylemiş olmaz.

2.Bölüm - Baroların Organları

Organlar:

Madde 79 � Baroların organları şunlardır:

1.

Baro genel kurulu,
2.

Baro yönetim kurulu,
3.

Baro başkanlığı,
4.

Baro başkanlık divanı,
5.

Baro disiplin kurulu,
6.

Baro denetleme kurulu,

-----

(1) Bu fıkra 18/6/1997 tarih ve 4276 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle dokuzuncu ve onuncu fıkraların birleştirilmesiyle dokuzuncu fıkra olarak düzenlenmiş ve metne işlenmiştir.

I � Baro genel kurulu:

Kuruluşu :

6.Kısım - Avukatın Hak ve Ödevleri

Genel olarak:

Madde 34 � (Değişik : 2/5/2001 - 4667/21 md.)

Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.

Yalnız avukatların yapabileceği işler:

Madde 35 � (Değişik: 26/2/1970 - 1238/1 md.)

T.C. ANAYASALARI- 1921 Anayasası

TEŞKİLATI ESASİYE KANUNU

1921

3. Tertip Düstur, Cilt: 1, s. 196

Ceridei Resmiye, 1-7 Şubat 1337

Kanun No:85

Madde 1- Hakimiyet bilâ kaydü şart milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir.

Madde 2- İcra kudreti ve teşri salahiyeti milletin yegâne ve hakiki mümessili olan Büyük Millet Meclisinde tecelli ve temerküz eder.

Madde 3- Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur ve hükûmeti “Büyük Millet Meclisi Hükûmeti” ünvanını taşır.

Mecelle`den Ölçüler

Tarihimizdeki ilk medenî kanun olan Mecelle, büyük hukukçu Ahmet Cevdet Paşa’nın başkanlığını yaptığı bir komisyon tarafından, 1869–1876 yılları arasında hazırlanmıştır. 18. yüzyılın başlarında Avrupa’da görülen her sahada kanun koyma faaliyetlerinin tesiriyle Osmanlı Devleti de, ihtisaslaşmaya giderek çeşitli kanunlar hazırlamıştır. Aslında Osmanlı Devleti’nde kanunlaştırma faaliyetleri çok daha eski dönemlere kadar gitmektedir.

İctihadla İctihad Nakz Olunmaz

15. İctihadla İctihad Nakz Olunmaz.
Yâni ictihad etme seviyesinde olan bir müctehidin bir me¬sele hakkındaki içtihadım, diğer bir müctehidin içtihadı boza¬maz. Bu icmâ ile sabit olmuştur. Nitekim Ebûbekir (R.A.) bâ¬zı mes'elelerde ictihadda bulunup hükümler vermiştir. Hz. Ömer ona o hükümlerde muhalefet etmiştir.

Mefhumu Muvafakat İle Mefhumu Muhalefetin Mahiyetleri

Mefhumu Muvafakat İle Mefhumu Muhalefetin Mahiyetleri


343 -: Bir lâfzın nutuk mahallinde olmaksızın kendisine delâlet ettiği şeye «delâleti mefhum» denir ki, mefhumu muvafakat ile mefhu­mu muhalefet kısımlarına ayrılır.

Mefhumu muvafakat, meskûtün anh olan şeyin mantuk olan şeye hükümde ispat ve nefiy itibariyle muvafık olmasıdır. Meselâ: «Zeyide ilminden dolayı hürmet etmeli» denilse bu söz, Zeydin gayrisine de il­minden dolayı hürmet edilmesini mefhumu muvafakat suretile ifade et­miş olur.

Arızî Sıfatlarda Aslolan Ademdir

8. Arızî Sıfatlarda Aslolan Ademdir.
Genel olarak sıfat ikiye ayrılır: biri aslî, diğeri arızî. Aslî olan sıfat hayat, bekâret gibi mevsufla birlikte var olan şeylerdir. Arızî olan sıfat, mevsufla birlikte var olmayıp sonradan ölüm, hastalık, dulluk gibi arız ola şeylerdir.
Meselâ:
a) Müdârebe şirketinde kâr sağlanıp sağlanmadığı ihtilâf konusu olursa, ademi (kâr sağlanmadığı) asıl olduğuna göre söz müdâribindir; sermaye sahibi ise kâr sağlandığım isbata muhtaç olur.

İslami ticarette ayıplı mal

Bugün batılı anlayışın `insan hakları, tüketici hakları` gibi başlıklarda ele aldığı tüm haklar silsilesini İslam dini baştan beri `kul hakkı` olarak tanımlamış ve insanların birbirleriyle, toplumla ve devletle olan münasebetlerinde buna riayet etmelerini olmazsa olmaz ön şart olarak koşmuştur. Bireysel özgürlüklerin temelinde `hak` kavramı yatmaktadır. İslam; bir malın özellikle bilinçli olarak eksik, hatta hatalı üretilmesini, satılmasını haram kılarken, bunu bir tecavüz saymıştır.

USULÜ FIKHA'DAİR ISTILAHLAR

USULÜ FIKHA'DAİR ISTILAHLAR


1 - (Istılah) : Lügatte ittifak manasınadır. İlim lisanında «Muayyen bir cemaatin, bir meslek erbabının bir lâfzı mânâyı lûgavîsinden çıkararak başka bir mânâda müttefikan istimal etmeleri» demektir. Meselâ: «İlim» lâfza, lügatte mut­laka bilmek manasınadır. Sonra: «Bir mevzua dair bir takım müdevven mesail ve kavaidin heyeti mecmuası» mânâsında kullanılmıştır. Binaenaleyh bu ikinci mânâ, bir ıstılahı mahsustan ibaret bulunmuştur.

Zarar İzâle Olunur

19. Zarar İzâle Olunur.

Bu kaide yukarıdaki kaidenin sonucu mahiyetindedir. Çün¬kü zarara zarar ile mukabele edilmeyeceğine göre, mevcut za¬rarı gidermek gerektir. Hazret-i Peygamber (S.A.V.) :
buyurmuştur, yâni kişi kardeşine ne başlangıçta zarar verir, ne de onun zararına kar¬şılık bir zarar verir...
Fıkhın birçok babları bu kaide üzerine kurulmuştur: Ayıplı malı reddetmek, pişmanlık, şüfa, kısas, hudut, keffaret V.S.
Meselâ:

Emir İle Vacip Olan Şeylerin Hükümleri :

Emir İle Vacip Olan Şeylerin Hükümleri :


242 -: Şarii mübînin emrettiği bir şey, vacip olunca bunu yerine getirmek = müstehikkma teslim etmek ya eda veya kaza suretile olur. Şöyle ki: emredilen bir şeyin aynini yerine getirmek edadır, mislini ye­rine getirmek de kazadır. Mamafih eda ile kazadan her biri, aşağıda ya­zılı olduğu veçhile üçer kısma ayrılır:

Zaruretler Kendi Miktarınca Takdir Olunur

21. Zaruretler Kendi Miktarınca Takdir Olunur.

Bu kaide yukarıdaki kaidenin tamamlayıcısı mahiyetinde¬dir. İşaret edildiği gibi, zarurî bir sebeple mubah olan şey ancak zaruret miktarınca mubah olur; fazlası mubah olmaz. Çün¬kü haramı mubah kılan cevaz illeti, zaruret miktarıyla kalk¬mış olur; fazlası ise zarûretsiz alınmış olur.
Meselâ:

7.Kısım - Baro Levhası ve Avukatlar Listesi

Levhaya yazılma yükümlülüğü:

Madde 66 � Her avukat, bölgesi içinde sürekli olarak avukatlık edeceği yerin baro levhasına yazılmakla, yükümlüdür.(1)

Bir baro levhasına yazılmış olan avukat, sürekli olmamak şartiyle, memleketin her yerinde avukatlık yapmaya yetkilidir.

Avukatlığın sürekli olarak başka bölgede yapılması: