Mahkûmun bİhin mahiyyeti ve nevileri :

Mahkûmun bİhin mahiyyeti ve nevileri :


535 -: Mahkûmun bih, usul ıstdahmca : kendisine şarii mübînin hitabı teveccüh eden mükellef kimsenin ger'an müsbet veya menfî olar. filinden ibarettir.

Meselâ : bir müslüman namaz ile, oruç ile mükelleftir. îşte bu na­maz ile oruç birer mahkûmun bihtir. Kezalik : bir müslüman yalan söy­lememekle, hırsızlık' etmemekle mükelleftir. Binaenaleyh yalan söyle­memek ve hırsızlık etmemek de birer mahkûmun bihtir.

536 - : Mahkûmun bihler, şöylece dört nevidir:

(1) : Hâliseten hukukullahtır. Bunlarda şahsî surette hak şaibesi yoktur. İman gibi, namaz ve oruç gibi, bir kısım hudut ve kefaretler gibi.

(2) : Hâliseten hukuku ıbaddır. Satın alınan, telef veya gasb edi­len şeylerin bedelleri gibi. Bunlar, şahıslara mahsus haklardır. Bu cihet­le bunlarda ibane caizdir, yâni: şahıslar bu haklarından vaz geçebilirler.

(3) : Allah Tealâ ile kullan arasında müşterek olup Allah Tealâya aidiyeti galib olan haklardır. Haddi kazf gibi ki bunda böyle iki hak toplanmıştır. Bu had, başkalarım kazf = ona buna zina isnadı şenaa­tinden men ve terhibe, âmmeden fesadı def ve tebîde hadim olduğu için hakkullahtır. Makzufun namusunu zina arından koruduğu için de hakkı abddnv Fakat bunda hakkullah galib olduğu cihetle bu kazf, sabit olduk­tan sonra bumm haddi -cezası, makzufun afvile kazıftan sakıt olmaz. Ve bu haddi istifa hakkı, makzufun vefatında vârislerine intikal etmez.

«İmam Şafiîye göre haddi kazfde kul hakkı galibdir Binaenaleyh afv ile sakıt ölür. Ve bunu istifa salâhiyeti varise intikal eder.

(4) : Allah Tealâ ile kulları arasında müşterek olduğu halde kulla­ra oidiyyeti galib olan haklardır. Kısas gibi. Bunda da iki hak. yâni: hakkullah ile hakkı abd içtima etmektedir. Fakat hakkı abd galibdir Binaenaleyh bu hak, maktulün varislerine intikal eder. Ve onların af-lariîe sakıt olur. (Cinayetler mebhasine müracaat!).

537 - : Hâliseten hukukullahtan olan mahkûmun bihler de sekiz nevidir:

(1) : Ibadâtı hâlisedir, iman ve namazile oruç gibi füruı iman bu cümledendir.

(2) : Kendilerinde meûnet, yâni bir nevi külfet ve meşakkat bulu­nan ibadetlerdir. Sadakai fıtır gibi.

(3) : Kendilerinde ibadet mânâsı bulunan meûnet ve külfetlerdir. Öşr gibi.

(4) : Kendilerinde ukubet mânâsı görülen külfetlerdir. Arazinin haracı gibi.

(5) : İbadetle ukubet arasına dair bulunan haklardır. Keffaretier gibi.

(6) : Ukubeti kâmile sayılan haklardır. Haddi zina, haddi sirkat, haddi şîrb, haddi katı tarik gibi.

(7) : Ukubeti kasıra sayılan haklardır. Katilden dolayı mükellef olan katilin mirastan mahrumiyeti gibi.

(8) : Haddi zatında sabit olup insanların zimmetlerine taallûk et­meyen haklardır. Madenlerin beşde birinin hükümete aidiyeti gibi.

îgte «hukukullah» denilen bu haklar, şahıslara mahsus olmayıp âmmenin menfaati icablarmdan olduğu cihetle bunlara «âmme huku­ku» da denir ki, bir cemiyetin bekası, intizamı, itilâsı ancak bu haklara, riayetle kaimdir. Bu haklar, mertebelerindeki şereften, mahiyetlerinde-ki ehemmiyetten dolayı Hak Tealâ Hazretlerine nisbet olunmuştur. Ve illâ halk ve icad ve teşri itibarile bütün haklar, Allahü azimüşşana nis-bette müsavidirler. [37]