Talâkların Bîrbirine Lahak Olub Olamaması

Talâkların Bîribîrine Lahak Olub Olamaması :


173 - : Bir veya iki talâkdan sonra iddet içinde diğer bir veya iki talâkın yapüıb yapılamayacağı mühim bir mevzu teşkil eder. Bu hususda aşağıdaki hükümler carîdir. Şöyle ki :

(1) : Sarih talâk, sarih talâka lâhak olur. Bu sarinden maksad, niy-yete muhtaç olmaksızın vuku bulan talâkdır. Gerek ric'î ve gerek bain olsun.

Meselâ : Bir kimse, menkuhesini «Sen mutaüâkasm» diye ric'îyyen boşadıktan sonra iddeti içinde tekrar «sen mutallâkasm diye veya kabu­lüne mukarin bir mal üzerine tekrar boşarsa ikinci bir talâk daha vâki olur.. Şu kadar var ki, talâk, birinci takdirde ric'î, ikinci takdirde bain ve mal lâzım olur.

(2) : Sarih talâk, talâkı baine lâhik olabilir.

Meselâ : bir kimse, zevcesini bey nüne 11; delâlet eden bir lâfız ile ve­ya muhalea yolile boşadıkdan sonra iddeti içinde «Seni boşadım» diye veya kabulüne mukarin bir mal ü ;erine tekrar boşasa diğer bir talâkı bain daha tahakkuk eder. Çünkü sabık beynunet, ric'ate mani olduğun­dan ikinci talâk da her halde bain olmuş olur. Şu kadar var ki, bu suret-de mal lâzım gelmez. Zira zevcenin mal vermesi, nefsini filhal kurtarabil nıesi içindir. Bu maksad ise zaten evvelki bain talâk ile hâsl olmuşdur.

Talâkı ric'îyi vücude getiren kinayeler de sarih hükmünde oldu­ğundan bunlar da baine lâhik olabilirler.

(3) : Talâkı bain, sarihi ric'îye lâhik olabilir.

Meselâ : Bir kimse, zevcesini «.Seni tatlik etdim» diye ric'iyyen boşa-dıkdan sonra beynunet ifade eden sarih veya kinaî bir lâfz ile tekrar bo­şasa diğer bir talâk daha vaki ve beynunet hâsıl olur. Çünkü talâkı ric'îden sonra iddet içinde kaydı nikâh baki olduğundan bu kayd, lâhik talâk ile izale edilebilir.

(4) : Üç talâk, manen bain ise de lâfzen sarih olduğundan hem sa­rihe, hem de baine lâhik olur.

Meselâ : Bir kimse, zevcesini bir veya iki talâkı ric'î veya bain ile boşadıkdan sonra tekrar iddeti içinde üç talâk ile boşasa beynuneti küb­ra vücude gelir.

Nitekim talâkı bainden sonra iddet içinde bir talâkı bain daha yapı­lıp da bununla beynuneti kübraya niyyet edildiği takdirde de hüküm böy­ledir.

(5) : Kinâî bir iâfz ile yapılacak' talâkı bain, ihbara hamli mümkün oldukça bayine lâhik olamaz.

Meselâ : Bir kimse, zevcesine «Sen bainsin» dedikden sonra tekrar «Sen bainsin» veya «Ben seni bir talâk ile mübane kıldım» veya «Sen ba­na haramsın» dese bununla başka bir talâk daha vaki olmaz. Fakat, «Seni başka bir talâk ile mübane kıldım» veya «Sen taliki bainsin» derse diğer bir talâk daha tahakkuk eder. Çünkü bu suretlerin ihbara hamli müm­kün değildir. Zira birinci takdirde «Başka» lâfzı, ikinci takdirde de «talik» tâbiri bu ihbara manidir.

Talâkı bainden sonra vuku bulacak talâk, her bain olacağından «Ta­liki bainsin» terkibindeki «bain» lâfzı lâğv olub yalnız «taliksin» lâfzı sarihi kalmış olur. Sarih ise baine lâhik olur.

Kezalik : Evvelce bir talâkı bain, bir şarta talik veya müstakbel za­mane ifaze edilmiş olub da badehu müneccezen bir talâkı bain vuku bul-dukdan sonra şart tahakkuk veya zaman hulul etse tekrar talâkı bain, vaki olur, Çünkü bu suretle de saniyen vaki olan talâkın ihbara hamli kabildir.

Fakat müneccezen vuku bulan bir talâkı bainden sonra saniyen vaki olacak bir talik, sahih olmaz. Bahri

« (Zahiriyyeye göre bain olan talâklar, iki kısımdır. Birisi: medhu-lün biha olmayan zevceler hakkındaki talâklardır. Diğeri de biriikde veya müteferrikan yapılan üçer talâkdır. Bunların bir üçüncü kısmı daha yok-dur. Elmuhallâ. Talâklarda müstamel tabirler bahsine de müracaat!.) [8]