Bir Mütalea

Bir Mütalea :


Burada tedkike muhtaç bir mesele daha vardır ki, o da içtimaî mas­lahat bakımından sekramn talkı muteber olmalı mı, olmamalı mı mese­lesidir.

Alel'itlâk sekramn talâkına kail olmayanların noktai nazarlarına göre sekran, muhakemei akliyeden mahrumdur, aile rabıtasını idame ise matlûbdur. Eğer her sarhoşun talâkı muteber olursa bu rabıtayı idame müskillesir, kadınlarda kabahatleri olmadığı halde bu yüzden mutazaz-nr olurlar. Binaenaleyh bu talâkın muteber olmaması, hikmet ve mas­lahata daha muvafık görülür.

Mubah tarik ile olmayan bir sekirden dolayı vuku bulacak bir talâ­kın sıhhatine kail olan zevata göre ise böyle bir sekir, dinen ve ahlâkan bir ma'siyyettir. Bu hal, esbabı mühaffifeden değil, esbabı müşeddideden sayılmalıdır. Nitekim'nazariyatı cezaiye erbabından bir çokları, «sarhoş­luk esasen failin yeddi ihtiyarında bulunan bir sebeble hâsıl olduğundan hiçbir veçhile esbabı mühaffifeden sayılmamak lâzım gelir» mütaleasm-da bulunmuşlardır.

Binaenaleyh sekran, cezaya müstahikdir. Talâkın vukuu da bu ce­zanın bir, nevi tecellîsinden başka değildir. Böyle bir cezanın mevcudiye­ti, bir takım kimseler işretden men eder, sarhoşluk dairesini daraltır, bir takım müskirat mübtelâları için bir intibah vesilesi olur.

Maahaza icabında her hangi bir şahsın bir mahkemeye müracaat ederek talâk zamanında sarhoş bulunduğunu itiraf ve iddia etmesi, nıah-kemeeede bu gibi ahlâkî bir nakisenin bir nevi muafiyet esbabından sa­yılması, mehakimin haiz olması lâzım gelen yüksekliğüe kabili telif ola-maz. Böyle bir iddia, mahkemelere karsı bir istihfaf, öyle bir muafiyet de ayyaşlar hakkında bit" himaye, ahlâkî esaslara karşı da büyük bir te-sahttl mahiyetinde bulunur..

Bir de bu yüzden hilafı hakikat iddialara yol açılacağım düşünmek icab eder. Kalblerinde hasyetullah olmayan bazı eşhasın akılları baş­larında olduğu halde yapmış oldukları talâk hadiselerini «sekir halinde vuku buldu» diye iddia ederek bunun netayicinden kurtulmaya cüret ede­cekleri şüphesizdir.

Kadınların vaziyetlerine gelince vakıa bunların bir kısmı belki bu yüzden mutazarrır olacaklardır. Fakat bu esasın kabul edilmesi, bir çok kadınlar hakkında da bir hürriyet vesilesi, bir halâs çaresi mahiyetinde bulunacaktır.

İşrete müptelâ kimselerin nikâhları altında bulunan kadınlar, ba-zan ne büyük tehlikelere, hücumlara maruz kalırlar. İçtiği küulün tesi-rile ağzından çıkanı kulağı işitmiyen bir kimse, yarın bu yüzden daha büyük bir hâdiseye sebebiyet vererek refikasının hayatına bile kasd ede­bilir. Küul yüzünden şerefini gaib eden, israf ve tebzîre mübtelâ olan bir erkek, çok kere zevcesini mesud edemez. Belki zavallının felâketine se­bebiyet verir durur. Artık böyle bir kocadan kurtulmak için talâk, bir necat vesilesi olmuş olur. Kadının elinden böyle bir vesileyi, bir müey­yideyi ne için almalıdır?...

Maamafih kadın, kocasının bu haline razı ise onun için zevciyeti iade yolu daima açıkdır. Usulü dairesinde nikâhlarını tecdit edebilirler. [80]