Şarkta Veya İzafete Mukarin Nikahlar :

Şarkta Veya İzafete Mukarin Nikahlar :


148 -: Vücudu meşkûk bir şarta talik olunan bir nikâh, sahih ol­maz, ister hem icap hem de kabul, ister yalnız icap veya yalnız kabul muallâk olsun. Meğer ki muallâkun aleyh olan şart hemen meclisi ni­kâhta tahakuk etsin.

Meselâ : erkek kadına hitaben : «Baban razı olursa seni şu kadar mehr ile tezevvüc ettim» deyip kadın da kabul etse nikâh mun'akid ol­maz. Fakat o kadının babası bu akid meclisinde hazır bulunup da rızasını bildirecek olsa nikâh mun'akid olur.

149 - : Geçmiş veya vücudu muhakka bir şarta talik edilen nikâh, sahihtir. O şart ister vücudî, ister ademî olsun.

Meselâ : bir kızın babası hatibine hitaben «Kızım fülân şahsa tezvic etmiş bulunmaktayım» deyip hatibin tekzibi üzerine «Eğer tezvic etme­miş isem sana tezvic ettim» demekle hâtib de kabul etse, bu kızm o şah-

sa tezvic edilmemiş olduğu tahakKuk edince bu nikâh mun'akid olmuş olur.

Kezalik : bir erkek bir kadına «hayatta isen seni tezevvüc ettim» di­ye mektup gönderir, o da hayatta olup şahitler huzurunda kabul ederse nikâh akdedilmiş olur.

150 - : Şartı takyidi ile olan nikâhlar sahihtir. Şarta gelince bu, iki kısma ayrılır : Biri, muteber olan şartı takyididir ki bu, akdin tnukteza-si bulunur. Diğeri, fâsid olan şartı takyididir ki bu, akdin muktezasma münafi veya bir mücerret vaitten ibaret bulunur. Bu şartın fâsid olması, nikâhın sıhhatine halel vermez. Şartı fâsid, riba mânâsım nnitazammın olduğundan bey'i iptal eder. Fakat nikâhta riba tahakkuk edemeyece­ğinden bunu iptal edemez

Meselâ : Bir kimse, bir kadını kendisine şu kadar meblâğ mehr ver­mek üzere tezevvüc etse nikâh, sahih ve şart muteber olur. Çünkü mehr,' zaten akdi nikâhın muktezasıdır.

Fakat bir kimse, bir kadım mehr vermemek üzere kabulile tezevvüc etse nikâh, sahih olup şart, lâğv olmuş bulunur, mehri misil lâzım gelir. Zira akdi nikâhın muktezası olan bir şeyi iki tarafın İskata salâhiyeti yoktur.

151 - : Zevcenin zatına veya mahremlerinden birine nâfi olacak su­rette dermeyan edilen bir şart, fâsid olunca mehri misil lâzım gelir.

Meselâ: bir kimse, bir kadım üzerine evlenmemek üzere şu kadar mehr ile tezevvüc etse nikâh; sahüı ve şart, - meşru bir emirden men'i mutazammm olduğundan- fâsid olur. Bu halde bu şarta riayet olunur­sa mehri müsemma taayyün eder, olunmazsa mehri müsemmadan nok-soii olmamak üzere mehri misil lâzım gelir. Çünkü bu şart, kadının men­faatine ait olduğundan bunun tahakkuk etmemesi tasdikinde mehri mü-semmaya rızası mün'adim bulunur. Şu kadar ki, bu şart tahakkuk et­memekle beraber bu kadın tekarrübden evvel tatlik olunursa yalnız meh­ri müsemmanın yarısına müstahik olur. Zira kable t 'tekarrüb talâk vu­kuunda mehri misil lâzım gelmez.

Kezalik : Bir kadın, meselâ: kardeşine kızını almak şartîle nefsini bir erkeğe tezvic etse nikâh, sahih olup, şart, fâsid bulunur. Yukarıdaki nıesele veçhile ya mehri müsemma veya mehri misil lâzım gelir.

152 - : Âkitlerden hiçbirine menfaati olmıyan veya zevceye muzir bulunan bir şartı takyidi ile nikâh; sahih, şart, fâsid ve bu şarta riayet olunmasa da mehri müsemma lâzım olur.

Meselâ : bir kadın, bir yabancı şahsa şu kadar kuruş vermek şartile voya üzerine evlenme şartile bir erkoğe nefsini muayyen bir mehr ile tez­vic etse nikâh, sahih olup şart, gayri mutebere bulunur. Binaenaleyh bu şarta riayet edilsin edilmesin yalnız o tayin ettikleri mehr lâzım gelir.

153 - : Bir kimse, bir kadını Deldesınaen çıkarmamak şarlile tezev-vüc etse nikâh, salıilı olur, şart ise fâsid olup bu şarta ademi riayet tak­dirinde mehri misil lâzım gelir.

154 - : Bir kimse, bir kadım mezbureye her ay şu kadar para infak etmek üzere tezevvüc etse nikâh, sahih olup şart, fâsid bulunur. Binaen­aleyh bu kadın yalnız maruf olan nafakai mislini ahz edebilir.

155 - : Bir kimse, bir kadını aralarında tevarüs cari olmamak üzere şu kadar mehr ile nikâh etse şart, fâsid olur. Binaenaleyh aralarında ve­raset carî ve bu. kadın için mehri mislinden az olsun olmasın yalnız meh­ri müsemma lâzım olur.

156 - : Bir kimse, bir kadını bir müddet sonra, meselâ : bir ay hi­tamında boşamak üzere tezevvüc etse nikâh, sahih ve şart, fâsid olur. Binaenaleyh onu boşaması lâzım gelmez. Fakat ileride boşamak şartile nikâh, akdedip de tevkit bulunmasa şart, lâğv olup nikâhı, müebbed ola. rak sahihan mün'akid olur.

157 - : Bir kimse, menkuhesini boşamak şartile ve şu kadar mehr tesmiyesile diğer bir kadınla evlense nikâh, şahin ye şart, fâsid olur. Zi­ra imi yoldaki bir şart, bir va'di mücerredden ibaret olduğundan riayeti lâzım gelmez. Şu kadar var ki bu şart tahakkuk etmediği takdirde o ka­dın için mehri müsemmadan az olmamak üzere mehri misil lâzım gelir.

158 - : Bir kimse, menkuhesinin talâkı üzerine bir kadını tezevvüc etse, meselâ: kadına hitaben «Seni şu kadar mehr ile beraber zevcem fü-lânenin talâkı üzerine tezevvüc ettim» deyip kadın da kabul etse nikâh, sahih, mehri müsemma lâzım ve o menkuhe hakkında - îkaa muhtaç ol­maksızın - derhal bir talâkı ric'î vaki olur.

159 - : Emri talâk zevcenin elinde olmak üzere nikâh akdedildikte bakılır: eğer icab, zevç tarafından yapılmış ise nikâh, sahih olup şart, lâğv bulunur. Fakat zevce tarafından yapılmış ise hem nikâh ;caiz, hem de şart, muteber olur.

Meselâ : erkek kadına «Emrin elinde olmak üzere seni tezevvüc et­tim» diye icab, kadın da kabul etse nikâh, sahih olur. Fakat emri talâk kadının elinde olmaz.

Bilâkis evvelâ kadın «Emri elinde olup her ne zaman dilerse nefsini tatlik edebilmesi şartile nefsini tezvic» erkek de kabul etse nikâh, sahih ve emri talâk bu kadına müfevvez olmuş olur. Binaenaleyh istediği za­man nefsini tatlik edebilir.

Kezaiik : erkek «Şu kadar müddet sonra boş olmak üzere tezevvüc» kadın da kabul etse nikâh, sahih olup şart, lâğv bulunur. Fakat evvelâ kadın «Şu kadar müddet sonra boş olmak üzere nefsini tezvic» badehu erkek de kabul etse nikâh, sahih ve şart, muteber olur. Çünkü bu iki meselede İcab, zevç tarafınflan yapılınca talâk ve tefvivi talâk, nikâhtan ev­vel vukubulmuş olur ki bu, caiz değildir. Amme zevce tarafından yapılın­ca talak ve tefvizi talâk, nikâhtan sonra vukubulmuş olur. Zira zevcin kabulü, icab tarafındaki şartın iadesini mutazammındır. Haniye, Hin­diye.

160 - : Nikâhta şartı hiyar, hiyarı ayb ve hiyarı rüyet carî değildir.

Binaenaleyh iki taraftan birinin veya her ikisinin şu kadar gün mu­hayyer olması şartile yapılan nikâh, sahih olup muhayerlik sabit olmaz. Çünkü şartı hiyar, akdi nikâhın muktezası olmıyan tasid şartlar * kabi-lindendir.

Kezaiik : tarafeynden biri, diğerinin uyubdan selâmetini, hüsni ce­mal ile veya bekâret ile itsafını şart eylese. akdi, sahih olup şart, lâğv bu­lunur. Hilafı zuhur edince muhayyerlik sabit, nikâhı feshe salâhiyet hâ­sıl olamaz. Müfarekat bahsine de müracaat!.

161 - : Nikâhın müstakbel bir zamana izafesi sahih değildir. O za­man gerek yakın ve gerek uzak olsun.

Meselâ : erkek kadına hitaben «Se niyarın tezevvüc ettim» deyip ka­dın da kabul etse nikâh mün'akid olmaz.

« Seni gelecek filân ayın iptidasından itibaren tezevvüc ettim» de­nilmesi de böyledir.

« (Mâlikî fukahasma göre nikâh hususunda takyidi şartlar üç kıs­ma ayrılır :

(1) : Şart,.akdin muktezasma münafi olmayıp bilâkis muvafık bulu­nur. Böyle bir şartın vücudile ademi müsavidir. Nafaka vermek, kasme .riayet etmek şartlan gibi.

(2) : Şart, akdin muktezasına münafi olur. Böyle bir şart ile yapı­lan nikâh, tekarrübden evvel feshedilir, tekarrübden sonra feshedüme-yip şart lâğv, mehri misil lâzım olur. Zevç ile zevcenin yalnız geceleri ve­ya yalnız gündüzleri bir araya gelmeleri şartı gibi.

Kasme riayet edilmemek, meselâ : iki zevceden birinin yanında bir gün, diğerinin yanında iki gün beytutet etmek şartı da bu kabildendir.

(3) : Şart, akdin muktezasına ne muhalif, ne de muvafık olur,. Böy­le bir şart, mekruhtur. Çünkü bu, bir tahcir demektir. Maahaza böyle bir şarta riayet edilmesi müstahsendir. Bir kadını üzerine evlenmemek veya teserride bulunmamak şartile nikâh etmek gibi. Minehul'celîl.

Bir kimse, bir kadını beldesinden çıkarmamak veya üzerine evlen­memek, çıkardığı veya evlendiği takdirde emri talâk bu kadının elinde bulunmak yahut alacağı bu kadın boş olmak şartile tezevvüc etse bu şart, muteber-olur. Akid esnasında vukuuile akidden sonra vukuu arasın­da fark yoktur. Hattâ o kadım bir iki talâk ile boşayıp da sonra yine ala^ cak olsa iltizam etmiş olduğu bu şart, rücu eder. Bu rücu, gerek meşrut

olsun ve gerek olmasın. Fakat uç talâk ile boşarsa rücu, meşrut olmadık­ça mezkûr gart, avdet etmez. (Kitabüi'behce fî gerhit'tuhfe.)

(Safî! fuk ah asınca da nikâha müteallik şartlar, muhtelif kısımlara aynhr. Bunlar, şu veçhile hülâsa edilebilir :

(1) : Nikâhın muktezasına muvafık olan veya kendisine garaz te-allûk etmeyen şartlar. Bunlar, lâğv olup nikâh ile mehrin sıhhatine tesir edemez. Nafaka vermek, kasrne riayet etmek veya şu taamdan başkası-m yemek gibi.

(2) ; Nikâh ile maksud olan şeyleri ihlâl eden şartlar. Bunlar ile ni­kâh, bâtıl olur. Bir müddet sonra boşamak veya tekarrüb. ve iatimtâ et­memek şartları gibi. Şu kadar var ki ikinci şart, zevç tarafından derme-yan edilirse nikâhın butlanını icab etmez. Çünkü bu takdirde zevç, ken­di hakkını terk etmiş olur.

(3) : Nikâhm-muktezasına muhalif olmakla beraber maksudu aslîyi muhil bulunmıyan şartlar. Bunlar ile nikâh, sahih olur. Şu kadar var ki bu şartlar ile mehri müsemma fâsid olup mehri misil lâzım gelir. Nafaka vermemek, üzerine evlenmemek şartlan gibi.

(4) : Sulbi akidde dermeyan edilen muhayyerlik şartlan. Böyle bir şart ile nikâh, bâtıl olur. Çünkü hiyaratın vukuu, devam ve lüzumdan ibaret olan vaz'ı nikâha, muktezayi akde münafidir.

(5) : Mehrde meşrut olan muhayyerlik şartlan. Böyle bit hiyar, ni­kâhın sıhhatine mani olmaz. Fakat mehrin sıhhatine mani ve mehri mis­li müstelzim olur. Çünkü nikâhın istiklâli olduğundan mehrdeki fesad, nikâha tesir etmez. (NihayetüTnmhtac.)

(Hanbelî fukahasına gelince bunlara göre nikâh hususundaki şart­lar, şöylece üç kısma ayrılır :

(1) : Vefa edilmesi lâzım olan şartlardır. Bunlar, zevceye faidesi ait bulunan şeylerdir. Zevceyi hanesinden veya beldesinden çıkarmamak, üzerine evlenmek veya cariye edinmemek gibi. Zevç, bu şartlara riayet etmezse zevce nikâhı feshettirebilir.

(2) : Kendileri bâtıl olup nikâhın sıhhatine mani olmayan şartlar­dır. Mehr ve nafaka vermemek, kadın kocasını infak etmek veya kendi­sine bir mal vermek, kasm hususnda müsavata riayet etmemek, zevceye mukarrenette bulunmamak veya ortağım boşamak gibi. Bu misillû şart­lar, muktezayi akde münafi olduğundan asla sahih ve muteber değildir­ler.

(3) : Nikâhı aslından iptal eden bâtıl şartlardır. Nikâhı bir vakit ile takyit etmek, nikâhı bir şarta, meselâ mahtubenin babasının rızasına talik etmek, nikâhta zevç ile zevceden birinin veya her ikisinin muhay­yerliğini şart koşmak gibi.

Hanbelîlere göre nikâhta hıyarı meclis bulunmadığs gibi hıyarı şart da muteber değildir.-Çünk'ü buna esasen hacet yoktur. Nikâhlar, aieiek-ser bir düşünceden, bir incelemekten sonra akdedilir. Artık muhayyerlik bir lüzum tahtında bulunmuş olamaz. Mahaza hıyarın sübutu, feshi ni­kâha, bu da kadının ibtizaline müeddî olabilir. Akdedilen bir nikâhı fes­hetmek, kadının 2ararma bir harekettir. Şu kadar var ki, bikr olması meş­rut olan bir kadın, seyyib zuhur etse veya neseb sahibesi olduğu şart kılınan bir kadın, aşağı tabakadan çıksa veya güze!, beyaz çehreli veya zengin olması şart kılınan bir kadın, bilâkis çirkin, siyah çehreli veya fa­kir bulunsa-bu hususta iki vecih vardır. Bir yeche göre: zevç için muhay­yerlik hakkı sabit olmaz. Bunlar - müfarekat bahsinde beyan oluna­cak - sekiz nevi uyubdan madut değildirler.

İkinci bir veçhe göre : zevç için muhayyerlik sabit olur. Çünkü bun­lar, maksut olan birer haslettir. Bu gibi hasletlerin madumiyetinden do­layı muhayyer olan zevç, nikâhı daha duhul vuku bulmadan feshederse üzerine mehr lâzım gelmez. Duhulden sonra feshedecek olursa bakılır: eğer tağrîr, mehre müstahik olan kadın tarafından vukubulmuş ise ken­disine mehr verilmez. Fakat başkası tarafından vukubulmuş ise zevç, ka­dına mehrini verir, sonra bununla kendisini tağrîr etmiş olan şahsa, me­selâ : kadının velîsine rücu eder.

Kezalik: Müslime veya hurre olduğu şart edilen bir kadın, gayri müslime veya cariye zuhur etse zevç muhayyer olur.

Çünkü bu hal bir nâkisedir, doğacak çocuğa da tesir edecek bir za­rardır. (Elmugni.)

(Zahiriyye mezhebine göre şartı faside mukarin olan herhangi bir nikâh, ebediyen fâsiddir. Velev ki zevç ile zevcenin bu nikâhtan bir ço­cukları doğsun. Bu zevceyn arasında tevarüs de carî olamaz : Bir kadın üzerine cariye edinmemek veya onu hanesinden veya beldesinden çıkar­mamak veya kendisinden şu kadar müddet tegayyüb etmemek veya baş­kasından olan çocuğuna infakda bulunmak şartile nikâh etmek, bu kabil­dendir, El'muhallâ.) [13]