Kıyaslarda aranılan illetlerin nevileri:

Kıyaslarda aranılan illetlerin nevileri:


467 -: İlletler, mansııs ve müstenbat İlletler adile iki nevidir. ileli mensusa, nas İle' veya icmâ ile bilinen illetlerdir. Meselâ: bir hadisi şerifte buyurulmuştur. Yâni: kedi mur­dar değildir. Çünkü o —ev içinde-dolaşıp duranlardandır. Ondan sa­kınmak güçtür. Bu hadisi şerifte kedinin murdar sayılmamasının illeti, onun tavvafînden olmasıdır diye tasrih bu vurulmuş tur. Binaenaleyh bu illet, nassı nebevi ile sabittir.

Kezalik: bir çocuğun malında ve nikâhı hususunda velayet carîdir. Bu velayetin illeti, onun çocuk, kasır bulunmasıdır. Bu hâlin bu hususta bir illet olması ise icma ile malûmdur.

Bir hükme münasib olarak zikr edilen bir vasıf, bir gaye, bir istis­na, veya bir şart da illeti gösteren naslar kabilindendir.

.Meselâ: «Ulemaya ikram et» denilse bu ikramın illeti, âlimlik vasfı olduğu ibareden anlaşılmış olur.

Kezaîik : refikalarınıza temizlenecekleri za­mana kadar yaklaşmayınız) nazmı şerifinde cinsî mukarenetten menin illeti, ademi taharet olduğu gayesinden münfehim olmaktadır.

468 -: İleli müstenbeteye gelince: bu da ictihad ile taayyün eder. Şöyle ki: nas ile veya icma ile sabit illetlerin toplanacakları bir vahdet noktası var mıdır ki, bu babdaki .hükümlerin bir illeti müşterekesi sa-yılabilsin?.

Meselâ : çocukluk neden velayete illet oluyor?. Kedinin tavvafİn­den oluşu da ne için temiz sayılmasına bir illet bulunuyor?.

Bir müctehid, bunları tetkik ve tamik edince bunların bir zarurete mebni hükme illet olduğuna intikâl eder. Diğer bir tâbir ile bu muhtelif illetlerin bir cins altına dahil bulunduğunu görür ki, o da zarurettir. Şöyle ki: bunların arasında mülâyemet, yâni: Resulü Ekrem'den, selefi salibinden nakl edilen illetlere uygun bir münasebet mevcuttur. Bu ci­hetle'zaruretin hem velayete, hem de kedinin tabir sayılmasına illet ol­duğu anlaşılmış olur ki, işte bu, bir müstenbet illettir.

Velhâsıl bir kıyasın, bir nassın illeti ya nas ile veya istinbat ile sa­bit olur.

469 -: Bir müctehidin bir nassı bir illeti kasıra ile tâlil etmesi, yâni: fer'a taaddî ve tesir edemeyecek bir illet ile talilde bulunması, Ha* nefiyyece caiz değildir. Çünkü böyle bir tâlilde faide yoktur. Aslın hük­mü ise bu nakıs tâlil ile değil, nas ile sabit bulunmuştur.

İmam Şafiî Hazretleri ise bir nassın illeti kasıra ile tâlil edilmesini caiz görmüştür. Meselâ: müşarünileyhe göre altın ile gümüşte ribanın cereyanına illet, bunların semen olmalarıdır. Halbuki bunlardan, başka hakikaten semen olarak kullanılan başka bir şey bulunmadığından se-meniyyet, altın ile gümüşe muhtas, başka şeylere gayri müteaddî bu­lunmuştur. Binaenaleyh bu tâlil, bu babdaki nassın başkasına teaddî ve tesirine mâni olacak bir illeti kasıra ile talili demektir.

470 -: Yukarıda da işaret olunduğu üzere kıyasın illetine «mena-tı hükm» de denir. Bu illet, sarim nassı ile tayin edilmemiş olunca müc» tehid, hükme medar olan illeti istinbat eder. Bu istinbata «tahrici me-nat» denir. Bu istinbat îmsusundaki tetkike de «tahkiki menat» denilir. Bir de kıyasa mevzu olan hâdisede hükme illet olması melhuz birçok va­sıflar bulunabilir. Bunların hepsi illet değildir. Bunlardan hangisinin hü­kümde âmil, müessir, illeti tamme olduğunu arayıp bulmaya da «tenkı-hı menat» denilmiştir. [26]